Related papers
"Birlikte Yaşamdan Yol Ayrımına: Milliyetçilikler Çağında Darıca'da Türk-Rum Münasebetlerine Dair Gözlemler", Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu- IV, 24-26 Mart 2017, Kocaeli.
Fikrettin Yavuz
View PDFchevron_right
Osmanlıdan Cumhuriyete Tarih Araştırmalarında Sıhhiye Mecmualarının Önemi
kerim tiryaki
Tarih Yazımı Üzerine II (Araştırma, İlke, Yaklaşım ve Yöntemler, 2018
Geçmişi, günümüze aktarmaya vasıta olan tarih biliminin objektiflik ilkesi bağlamında en önemli aracı ana kaynaklardır. Kaynaklar, yaşanılan dönemin niteliği doğrultusunda yazılı ve yazılı olmayan şekilde iki grupta incelenmiştir. Özellikle yazılı kaynaklar olayların yaşandığına dair daha net bilgiler sunması bakımından tarih yazımında önemli bir yere sahip olmuştur. Dolayısıyla tarihçiler, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik ve benzeri alanlarda yapacakları çalışmalarda yazılı kaynaklar içerisinde yer alan gazete, kitap, dergi vb. yayınlardan yararlanmaktadırlar. Bu bağlamda Osmanlıda, Tanzimat ile başlayan süreçte yayın hayatında yer alan süreli yayınlar da dönemin, siyasi, sosyal, kültürel özelliklerini yansıtmışlardır. Dönemin şartları itibarıyla batıyla etkileşim sonucunda ilk olarak gazete yayıncılığı başlamıştır. İlk gazete olan Takvim-i Vekâyi resmi bir niteliğe sahip olarak halkı bilgilendirmek amacıyla çıkarılmıştır. Bunun akabinde Ceride-i Havadis, Tercüman-ı Ahval vb. gazetelerin yayınlanmasıyla dönemin insanının düşünce ve fikir hayatında önemli değişiklikler yaşanmaya başlamıştır. Toplumda, gazetenin yarattığı bu etkiye, dergilerin de zaman içerisinde ortak olduğu görülmüştür. Dergilerin yayın hayatına girmesinde bireysel ve kurumsal çabaların etkisi olmuştur. Bu çabalar sonuç vererek, Tanzimat’tan Cumhuriyete iktisadi, kültürel, siyasi, sosyal vb. birçok alanda dergiler yayınlanmıştır. Bireysel çabayla çıkarılan dergilerinçoğu döneminin edebi ve düşünce yapısı içerisinde şekillenmiştir. Yayın süreleri bakımından uzun soluklu olanlar pek nadir olmuştur. Kurumsal çabanınortaya çıkardığı dergiler ise genelde ilintili oldukları alanla ilgili olarak halkı bilgilendirme görevi üstlenmişlerdir. Sıhhiye mecmuaları da bu amaçla Cumhuriyet öncesi ve sonrasında yayınlanmıştır. Sıhhiye mecmualarında gayri resmi olarak dönem itibarıyla halkın genel sağlık koşulları, halk sağlığını büyük ölçüde tehdit eden salgın hastalıklarla ( cüzzam, tifo, kanlı basur, İspanyol nezlesi, verem, frengi vs.) mücadele yöntemleri, Avrupa’da meydana gelen tıbbi gelişmelere değinilmiştir. Resmi çerçevede ise sağlık alanında kurumsal yapıdaki değişiklikler, kurumların işleyişini ilgilendiren kanunnameler, talimatnameler, sağlık personellerinin genel durumları hakkında bilgilendirmelere yer verilmiştir. Dönemin siyasi yapıları böyle çalışmalar yaparak, hem kendi zamanlarına katkı sağlamışlar hem de sonraki dönemlere önemli ölçüde tarihsel miras bırakmışlardır. Araştırmacılara düşen görevde bu mirası ciddi bir şekilde değerlendirmek olacaktır.
View PDFchevron_right
Türk Batıcılığının Milliyetçi-Muhafazakârlık Üzerinden Tenkidi: Erol Güngör Örneği / Fatih Yıldız / Fikret Çelik - Bilig 62. Sayı – Yaz 2012
bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi
Tanzimat sonrası dönemde tarih sahnesine çıkan Türk aydınlarının temel meselesi zayıflayan devleti güçlendirmekti. Türk aydınlarının devletin inhitatını durdurmak amacıyla devlet sistemine ve kamusal meselelere dair ortaya attıkları fikirler zaman içinde ideolojik bir içerik kazanmıştır. Osmanlı'nın son döneminden itibaren, Batı kaynaklı pozitivist ve materyalist fikirlerin zihniyet dünyalarını şekillendirdiği Batıcı-inkılâpçı Türk aydınları, bu fikirlere dayanan görüşleriyle, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e uzanan süreçte, devlet ve toplum düzeninin yeniden şekillenmesinde etkili bir güç olmuşlardır. Bu çalışmada, milliyetçi muhafazakâr bir aydın ve ilim adamı olarak Erol Güngör'ün, Tanzimat sonrası dönemden kendi devrine kadar Batıcı-inkılâpçı aydınların kamusal meselelere ve başta din olmak üzere millî kültür unsurlarına yönelik yaklaşımlarına getirdiği tenkitler değerlendirilmektedir.
View PDFchevron_right
Modernleşme Bağlamında Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türk Milliyetçiliğinin Gelişim ve Dönüşümü
Dr. Enes Mert Demir
Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi, 2023
Milliyetçilik, yakın çağın en mühim akımlarından biri olarak kısa sürede birçok devleti ve ulusu etkisi altına almış; geniş coğrafyalara yayılmasıyla da uluslararası ölçekte son 200 yıla damgasını vurmuştur. Osmanlı Devleti’nde de 19. yüzyılın son çeyreği itibarıyla etkiler uyandıran bu akım, zaman içerisinde önemli bir gelişim kaydederek başat konuma ulaşmıştır. Bu yönüyle Türk milliyetçiliği, Osmanlı Devleti’nin son dönemi ile Millî Mücadele sürecinde politik anlayışa yön veren en belirgin ideoloji olmuştur. Elbette, devletin bekası bağlamında gündeme gelen ve zaman içerisinde ana akım olan milliyetçilik, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin Batıyı örnek alarak modernleşme çabalarıyla aynı eksende gelişim kaydetmiştir. Öte yandan milliyetçilik, içerdiği geniş mana hüviyetiyle geçmişten günümüze değişen ve güncellenen bir niteliği haiz olmasıyla dikkat çekmektedir. Nitekim Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluş sürecinde millî beka çerçevesinde etkinliğini sürdüren Türk milliyetçiliği, Cumhuriyet idaresine geçildiğinde yeni yönetim tarzının ana prensiplerinden biri olarak seküler bir anlayışa evrilmiştir. Bu dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün tanımladığı Türklük ve Türk milliyetçiliği kavramları, yeni ulus-devlet oluşturma sürecinin temel dayanakları arasında yer almıştır. Cumhuriyet’in ilerleyen yıllarında ise ortaya çıkan iç ve dış siyasi gelişmeler çerçevesinde milliyetçiliğin anlamsal içeriğinde bazı değişiklikler meydana gelmiştir. Şüphesiz bu değişim-dönüşümler, modernite ile ilişkili olmuştur. Zikredilen hususiyetlerden hareketle bu makalede; Türk milliyetçiliğinin Osmanlı Devleti’ndeki ve erken Cumhuriyet devrindeki vaziyeti, dönemin modernleşme çabaları kapsamında ele alınmış; Atatürk’ün bu konudaki belirleyici etkisinden başlayarak günümüze kadar olan süreçte milliyetçilik anlayışının teori ve uygulamadaki gelişim ve dönüşümü, ortaya koyduğu neticeler bağlamında incelenmiştir. Nitel araştırma ve analiz yöntemiyle hazırlanan çalışmada döneme ilişkin literatürden istifade edilmiştir.
View PDFchevron_right
S. Gulden Ayman, "Kültürel Milliyetçilik Kıskacındaki Hindistan", H. Birsen Hekimoğlu ve İnci Kerestecioğlu der., Toplum, Tarih ve Siyaset Üzerine Yazılar, Prof. Dr. Cemil Oktay'a Armağan, Ankara, Gazi Kitabevi, Ekim 2021.
S. Gulden Ayman
H. Birsen Hekimoğlu ve İnci Kerestecioğlu der., Toplum, Tarih ve Siyaset Üzerine Yazılar, Prof. Dr. Cemil Oktay'a Armağan, Ankara, Gazi Kitabevi, Ekim 2021, ss: 127-161, 2021
Giriş Narendra Modi liderliğindeki Bharatiya Janata Partisi (BJP: Hindistan Halk Partisi) hükümeti gerek Hindistan’ın kontrolü altındaki Cammu-Keşmir bölgesinin özerkliğini hukuk dışı yollarla ilhak ederek Keşmir Vadisi’ne asker ve mühimmat yığmaya başlaması gerekse de Güney Doğu Asya'dan gelen Müslümanlar dışındaki tüm mültecilere vatandaşlık hakkı tanıyan yasayı kabul ederek vatandaşlık haklarıyla dinî köken arasında ilişki kurması nedeniyle “uluslararası hukuku ihlal etmekle”, “Müslümanları dışlamakla” ve “ülkenin laik Anayasasını ihlal etmekle” suçlanmaktadır. Bu çalışma Hindistan’ın bağımsızlığa kavuşmasından sonra hukuki anlamda benimsemiş göründüğü liberal milliyetçiliğin ve laikliğin yerini nasıl olup da kültürel milliyetçiliğe bırakmaya başladığını sorgulamakta ve bu gidişatın sonuçlarını değerlendirmektedir. Makale Hindistan’da Müslümanlığın yayılmasının kısa tarihi ile başlamakta ve Hindu-Müslüman ayrımının derinleşmesinde etkili olan dış faktörleri açıklamaktadır. Makalede Hindistan’ın parçalanarak iki devletin ortaya çıkması sürecinde yaşananlar ve karşılaşılan zorluklar mercek altına alınmaktadır. Çalışmada Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) ideolojik temelleri ve tarihsel gelişimi üzerinde durulurken onun sağ-populist partilerle olan ortaklıkları irdelenmekte ve kültürel milliyetçiliğin neo-liberal ekonomik uygulamalarına yönelik itiraz ve tepkilerin dizginlenmesinde ne tür bir işlev kazandığı analiz edilmektedir. Makale Narendra Modi iktidarının Müslümanları hedef alan uygulamalarına karşı güçlü tepkilerin verilmesinin ne oranda mümkün olduğunu tartışarak sona ermektedir.
View PDFchevron_right
Emile Durkheim'da Bir Sivil Din Olarak Milliyetçilik ve Vatanseverlik
Mesut Düzce
Bu çalışmada Fransız sosyolog Emile Durkheim'ın milliyetçilik ve vatanseverlik olgusuna bir sivil din olarak yaklaşımı ele alınmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede, ilk olarak 'sivil din' kavramının teorik arka planı ve sivil din teorileri genel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İkinci olarak, sivil din ve milliyetçilik arasındaki ilişkiye odaklanarak milliyetçiliğin dine alternatif olarak görülmesinin temelinde yatan gerekçelere bakılmaya gayret edilmiştir. Burada milliyetçilik ile dinin ortak yönleri ve milliyetçiliğin diğer ideolojilere oranla dinin alternatifi olma kabiliyetine daha fazla sahip olmaya atıfta bulunulmuştur. Son olarak ise Durkheim'ın milliyetçiliği ve vatanseverliği neden modern zamanların bir sivil dini olarak gördüğü, onun modern zamanlarda milliyetçilik ve vatanseverliğin yerine getirdiği role ilişkin anlayışına odaklanmaya çalışılmıştır.
View PDFchevron_right
Tülay Metin-Arslan Durdu, "Selçuklulardan Hamidoğullarına Eğirdir", ULUSLARARASI ORTA ANADOLU VE AKDENİZ BEYLİKLERİ TARİHİ, KÜLTÜRÜ VE MEDENİYETİ SEMPOZYUMU – V "HAMİTOĞULLARI BEYLİĞİ" 2 -4 Kasım 2018 PROGRAM ve BİLDİRİ ÖZETLERİ KİTABI, ss.88-89.
Arslan Durdu
View PDFchevron_right
Birinci Dünya Savaşı’ndan Cumhuriyete Türkiye’de Muhafazakâr Bir Azınlık: “Malakanlar”
Yasin Ercilsin
View PDFchevron_right
Düşüncenin Kültürel İklimi Mehmet Emin Erişirgil Özelinde Tecrübe, Anadoluculuk ve Milliyetçilik
Musa GUMUS
Türk Kültürü Araştırmaları Serisi-ı, 2021
II. Meşrutiyet döneminde, Türk düşünce hayatının en canlı devrinde çeşitli siyasi düşünce akımları ortaya çıkmıştı ve bu düşünce akımları ideolojilere yeni yaklaşımlar sergileyerek onlara yeni bir istikamet vermeye çalışmışlardı. Anadoluculuk adıyla Türk düşünce tarihinde yer bulan ve Türk Milliyetçiliğine yeni bir yaklaşım getirmeye çalışan bazı aydınlar tarafından benimsenen bu düşünce akımı Türk milliyetçiliğini belli bir zamanla, belli bir mekanla ve belli bir mesafeyle sınırlandırmasıyla ön plana çıkmıştı. Ancak ortaya koyduklarıyla uzun ömürlü ve etkili olduğu söylenemez. Bu çalışmada, en Önemli temsilcilerden biri olan Mehmet Emin Erişirgil örneğinde Anadolu'cu millyetçilik anlayışı irdelenmeye çalışılmıştır.
View PDFchevron_right
Türk Milliyetçiliğinin Arada Kalmışlığına Dâir
Mehmet Kaan Çalen
2014
View PDFchevron_right